Lenovo Thinkpad Edge 15 İncelemesi

Bundan önceki bilgisayarım Acer Aspire 4710G modeliydi. Yaklaşık 3 senelik birlikteliğimize nokta koyarak daha bilinçli bir makina alma niyetindeydim. Eski makinamı değiştirmek istememin en büyük sebebi işlemcisinin Core Duo olması ve Linux dağıtımları ile pek iyi geçinememesiydi. Core Duo işlemci hemen her işlem için yeterliyken, iş VirtualBox üzerinde aynı anda 2 işletim sistemi çalıştırmaya gelince tam anlamıyla fiyasko bir performans gösteriyordu. Alacağım makinada aradığım birkaç özellik vardı. Linux ile uyumu yüzünden Nvidia ekran kartı, olabildiğince küçük ekran (13 veya daha küçük) ve Thinkpad. Thinkpad olmasını özellikle istiyordum çünkü Thinkpad hakkında inanılmaz güzel şeyler okumuştum. Bu yüzden f/p oranını da göz önünde bulundurarak 15.6″ ekrana ve AMD ekran kartına sahip Edge 15 modelini aldım. Yani Thinkpad için diğer 2 olmazsa olmazımdan vazgeçmiş oldum. IBM’in 1992′den bu yana ürettiği, neredeyse o tarihten bu yana kasa olarak hiçbir şey değişmemiş, ekstra dayanıklı, ekstra takoz bir iş istasyon bilgisayarı. Çıktığı tarihten bu yana 700′den fazla tasarım ödülü almış. İlk kez görenlerde estetikten yoksun, iğrenç bir tasarımmış hissi uyandırıyor. Oysa dünyada bu tasarımın hayranları var (biri de ben oldum). IBM’in bilgisayar biriminin 2005′de Çin’li Lenovo’ya satılması üzerine Thinkpad serisi Lenovo’nın eline geçti, onlar da bu seriyi aynen devam ettirerek hayranlarını sevindirdi. Genel olarak Thinkpad bilgisayarlar tasarımlarından kaynaklanan zekice çözümlerle tam bir Geek bilgisayarlarını andırıyorlar. Her şey işlevsellik amacıyla planlanarak tasarlanmış, bunu kullanırken hissedebiliyorsunuz. Biraz sonra normal dizüstü bilgisayarlarda görmeye alışık olmadığımız özelliklerinden bahsedeceğim.

Benim aldığım Edge serisi maalesef tam anlamıyla bir Thinkpad deneyimi yaşatmıyor. Hatta internette, Edge serisinin Thinkpad’lere bir ihanet olduğunu ve adlarının değişmesi gerektiğini düşünen insanlar var. Lenovo, IBM’i satın aldıktan sonra ilk iş olarak Thinkpad’leri daha yenilikçi tasarımıyla ve daha uygun fiyatıyla sunarak pazarı genişletme yoluna gitti. Bu noktada birçok Thinkpad özelliğinden ve dayanıklılığından ödün verilmiş olsa da pazarlama açısından doğru bir hamle olduğu aşikar. Sonuçta X ve T gibi gerçek Thinkpad serileri halen tüm ihtişamlarıyla üretiliyorlar. Edge serisi parası oralara yetmeyen ama benim gibi Thinkpad deneyimini ucundan da olsa yaşamak isteyenler için ideal.

Thinkpad bilgisayarlara baktığınızda ilk dikkatinizi çeken şey ortadaki kırmızı Trackpoint oluyor. 10 sene önceki touchpadsiz bilgisayarlardan hatırladığımız trackpointin verimliliği inanılmaz artırdığı söyleniyor. Şuradaki videoda göreceğiniz gibi daha az el hareketi ile daha çok iş yapabilmemizi sağlıyor. Ben açıkçası hala alışma dönemindeyim. Öte yandan Thinkpad’lerin bir başka karakteristik özellikleri, geniş touchpad oldukça işlevsel. Hem genişliğinden ötürü rahat hem de multi touch algolayabildiğinden büyük kolaylık sağlıyor. Bu trackpoint ve touchpad birleşimi ile Warcraft bile oynadım, siz anlayın durumu. Genel olarak Thinkpad’lerin kasaları çok sağlam. Şuradaki videoda Thinkpad ile Dell bilgisayarın LCD yorulma deneyi mecvut. Dell’in nasıl yamulduğunu görebilirsiniz. Edge serisinde normal Thinkpad’lerdeki kadar olmasa da sağlam bir kasa bulunduğunu söyleyebilirim. En azından sağlam “gözüküyor”. Resimlerde ne kadar kalın ve biçimsiz olduğunu görenler, ellerine alınca o sağlamlık hissiyatını yaşıyor ve hayran kalıyorlar. Edge 15 modelinde ilk dikkatimi çeken şey F tuşları ile fonksiyon tuşlarının yer değiştirmesi oldu. Böylece F1′e bastığınız zaman sesi kapatıyor. F1′i çalıştırmak istiyorsanız Fn+F1 yapmak durumundasınız. Alıştıktan sonra sorun çıkartmıyor.

Edge 15′in tasarımında hoşuma gitmeyen 2 detay, parlaklık ile ilgili. Normal Thinkpad’lerde mat ekran kullanırken Lenovo Edge serisinde fiyat odaklı olduğundan olsa gerek parlak ekran kullanmış. Diğer laptoplardan farklı değil ekranı ama yine de mat olsaydı keşke diyor insan. Ayrıca gençlere hitap etmesi açısından ekranın arkasını parlak renkte yapmışlar ama o da anında parmak izi ile dolduğu için hoş bir görüntü oluşturmuyor. Cihazın üzerinde sadece 2 tane küçük led var. İkisi de Thinkpad yazılarındaki i’nin üzerindeki nokta. Klasik Thinkpad i’si. Biri gövdede diğeri ekranın arkasında. Gözü rahatsız etmiyor hiçbir şekilde ama ilginç olan herhangi bir Caps Lock ışığı yok. Caps Lock’un açık olup olmadığını denemeden anlayamıyorsunuz. Aynı şekilde cihazın fişe takılı olup olmadığını, hatta açık olmadığını bile anlayamıyorsunuz bazen. Açık olduğunu anlamak demişken, süpriz bir şekilde açık olduğunu her an maksimum güçte çalışan fanları ile belli ediyor aslında. Cihazın fanları çok gürültülü çalışıyor. Açıkçası bu rahatsız edici bir durum, ve yazılımsal olması muhtemel. Ama gövde tasarımı çok iyi. Henüz çok yüklenmedim ama şimdiye kadarki tecrübelerim ile neredeyse hiç ısınma sorununun olmadığını söyleyebilirim. En azından elimizi koyduğumuz yerler, touchpadin filan ısınmak ile alakası yok. Acer’da oyun oynarken bazen parmaklarımın yandığını hissediyordum.

Yine Thinkpad’lerin en meşhur oldukları konu klavye tasarımları. Chiclet tuşların basımı gayet rahat. Edge 15 modelinde klavyenin her iki yanında muazzam bir boşluk var. Her göre oraya niye NumLock koymadıklarını sorup duruyor. Bence klavyeyi köşeye yaslasalar ellerin oraya gitmesi zorlaşacağından yazmak verimsizleşebilirdi. Oysa şimdi ortada ve hepsi elimizin altında gayet güzel olmuş. Bu arada, en köşede Fn tuşu var. Bios’dan Fn ile Ctrl tuşlarının yerlerini değiştirebiliyorsunuz.

Yine bir Thinkpad klasiği olan sarı Usb bunda da mevcut. Bu Usb, bilgisayar kapalı bile olsa üzerine takılan cihazı şarj edebiliyor. Ben Sony Mp3 çaları ve iPod Touch’ı denedim şarj etti. Bios’dan bu ayarı da yapabiliyorsunuz. İlginç bir şekilde Apple, Blackberry ve Other seçenekleri var.

Thinkpad ile ilgili duyduğumda en çok hoşuma giden ayrıntı IBM dönemlerinde üzerlerinde Windows tuşu olmaması. Lenovo satın aldıktan sonra koymaya başlamış haliyle ama eski Thinkpad’lere baktığınızda Windows tuşunun olmadığını görebilirsiniz. Ben cihazı Free Dos olarak aldım. Eğer Free Dos olmasaydı da mecburdegilsiniz.com sitesindeki adımları takip ederek içinden çıkan Windows’u geri verecektim. Bu haliyle uğraşmamış oldum. Bilgisayarın içinde alır almaz Ubuntu 10.10 kurdum. Ekran kartı dışındaki her şeyi tanıdı. Trackpoint bile düzgün çalışıyor. Ekran kartını da aktive edince hiçbir sorun kalmadı. Yalnızca bunda da Acer’da olduğu gibi güç seçeneklerini değiştirsem bile Default ayarlarda kalmaya devam ediyor. Ben misal ekranı asla karartma diyorum ama 5dk sonra yine ekranı karartıyor. Bunun dışında Linux ile iyi anlaştığını söyleyebilirim. Son olarak bir başka ilgiçlik de tek bir tane kulaklık girişinin olması. Yani normalde 3 tane 3.5mm’lik giriş olur (kulaklık, mikrofon ve line in) ama bunda 1 tane var. Birden fazla jack takmak istiyorsanız çoğaltma kullanmak zorundasınız.

Pil ömrüyle ilgili bir şeyler söylemek gerekirse, genelde fiş takılı kullandım ama normal kullanımda 2-3 saat arası gittiğini söyleyebilirim. Bendeki model 4 hücreli batarya içeriyor. 9 hücreli dışarı taşan bataryalar ile çok daha fazla sürelere çıkabilirsiniz. Hatta bu modelde oluyor mu emin değilim ama bazı Thinkpad modellerinde DVD Writer kutusu çıkartılarak oraya harici pil takılıyor ve pil ömrü inanılmaz artırılabiliyor. Şimdi sıra geldi diğer üreticilerin iş istasyonları makinalarına. Thinkpad’leri incelerken aslında her firmanın kendi içinde ekstra dayanıklı ve pahalı bir serisi olduğunu fark ettim. Bunlar; HP EliteBook Acer Travelmate Dell Latitude Lenovo Thinkpad Bu bilgisayar serileri, genel olarak estetikten yoksun, pahalı ve dayanıklı oluyorlar. Son kullanıcı için değil biraz daha ne kullandığını önemseyen kişilere hitap ediyorlar ve en önemlisi Türkiye’de hiçbir mağazada satılmıyorlar. Yani Teknosa, Bimeks, Media Markt, Hepsiburada gibi yerlerde bu modellerden birini görmek çok olası değil. Çünkü muadillerine göre inanılmaz pahalılar. Siz misal Core i5 bir makina ile Core 2 Duo bir makina aynı fiyat olsaydı hangisini alırdınız? Ya da Core i7 makinaya normalinde 2bin TL fazla verir miydiniz? Bu açıdan mağazaların Türkiye pazarında bu ürünleri neden satmadıklarını anlayabiliyorum ama yine de insanlar bu serilerden habersiz. Bir sonraki bilgisayarınızı alırken bence bu serileri göz önünde bulundurun. Acer Travelmate’i kullanma şansına eriştim ve 3 senedir Aspire kullanan biri olarak Travelmate’in çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Son olarak bilgisayarı nereden aldığımı da söyleyeyim çünkü dediğim gibi sanal marketler dışında bu ürünleri bulmak çok olası değil. Akakce.com, ucuzcu.com gibi sitelerde aratarak bu spesifik ürünlere oldukça iyi fiyatlara ulaşmanız mümkün. Üstelik 2 sene distribütör garantili, sıfır ve en önemlisi Windows’suz, Free Dos olarak satıyorlar birçok bilgisayarı. Böyle olunca ciddi bir fiyat farkı oluyor.

Ayrıntılı video incelemeleri izlemek isteyenler şu, şu ve şu adreslere göz atsınlar.

Kategori : İnceleme 

Benzer Yazılar