Alternatif Enerjili Araba Yarışları

Var böyle bir şey. Her sene Tübitak bünyesinde düzenleniyor. Bu sene Kocaeli Körfez pistinde yapıldı.

İlk yarış güneş enerjisi ile çalışan araba yarışıydı. Toplam yanılmıyorsam 39 araba sıralama turlarında yarıştı. Bunlardan 20 tanesi Pazar günü yarışmaya hak kazandı. İkinci yarış hidrojen enerjisi ile çalışan araba yarışıydı. Burada araba sayısı az olduğundan eleme yapılmadı. Toplam 18 araba vardı zaten.

Pist alanı oldukça güzel dizayn edilmişti. Her üniversiteye bir çadır verilmiş, güneş ve hidrojen arabaları birbirlerinden ayrılmışlardı. Ortam çok güzeldi. Ekipler son ana dek geliştirme yapmaya devam ettiler. Her çadırda hummalı bir çalışma vardı, ekipler sürekli birbirlerinden bir şeyler istiyorlar, birbilerine yardım ediyorlardı. Kesinlikle bir rekabet söz konusu değildi. Bu şekilde birçok farklı üniversiteden çok güzel dostluklar edindik.

İlk gün, cumartesi günü sıralama turu günüydü. Önce güneş arabaları çıktı sahneye. Araba sayısı çok olduğundan iki etapta yapıldı yarış. Bol aksiyonlu, akıllarda yer eden olayları ile son buldu bugün. Özellikle Sakarya Üniversitesi’nin Saguar arabasının yaptığı kaza ve İstanbul Üniversitesi’nin Socrat arabasının lastiklerinin patlaması ve oradan pite gelerek lastik değişimi yapmaları ve sıralamaya devam etmeleri, yarışta da birinci olmaları haftasonunun en büyük hikayesiydi. Pazar günü Enerji ve Teknoloji Bakanı Güner’in teşrif edeceğini öğrendik. Önce tüm arabalar pite çıkarak kortej oluşturdular ve bakan Güner hepimizi selamlayarak yürüdü. Daha sonra güneş arabalarının yarışı başladı. Bu yarış sürerken Bakan Güner elenen üniversitelerden birinin arabasını deniyordu.

Güneş arabaları yarışı sıralama turları kadar heyecanlı değildi. Socrat yanılmıyorsam üçüncü başladığı yarışta, ilk turlarda liderliği ele geçirerek, yarışın sonun kadar hatasız bir şekilde finish gördü. Günün ikinci yarışı ise hemen sonra başlanan hidrojen arabaları yarışı idi ki bu da benim de ekibinde yer aldığım arabanın yarışacağı anlamına geliyordu.

Bir kere şu bir gerçek ki güneş yarışları hidrojene göre daha fazla ilgi çekiyor. Bunda araçları hem daha hızlı gitmelerinin payı var. Hem de güneş yarışları daha uzun süredir yapılıyor ve bilinirlikleri daha yüksek.

Hidrojen arabaları güneş arabalarına göre daha kompakt yapıda, daha yavaş gidiyorlar ve teknolojileri henüz oturma aşamasında. Daha az üniversitenin ilgi gösterdiği yarışlar rekabetten uzaktı. Yarıştan aklımda kalanlar, Anadolu Üniversitesi’nin Hidroana isimli arabasının birkaç tur hızlı bir şekilde gidip, tüm araçları geçtikten sonra kenara çekip boşalan aküsünü 1dk süresince doldurduktan sonra yarışa tekrar devam edip, milleti yeniden geçip tekrar kenara çekerek yarışı bitirmesi oldu. Değişik bir stratejiydi ama birinci olamadılar. Daha yavaş ve sürekli gitselerdi ne olurdu acaba diye düşündüm. Bizim hidrojen arabasının mesela benzer bir sorunu vardı. Motorumuz hidrojen yakıt pilimize göre fazla iyiydi ve gereğinden fazla akım çekiyordu. Bu şekilde tam gaz gidersek 4-5 tur sonunda akülerimiz boşalacağından, daha yavaş gitmek gibi bir strateji izledik. Neticede yarışı tamamlamayı başardık ve 14 tur attık ama sonuç bizim açımızdan hayal kırıklığı oldu. Yine de ilk kez katıldığımız yarışlarda, mekanik anlamda sorunsuz bir araba ortaya çıkartabilmek bizim açımızdan güzeldi.

Bir parantez de yarışmanın kısıtlamalarına açmalıyım. Güvenlik kısıtlamaları bir yana, arabalar arasındaki farkı azaltmak adına belirlenen kurallar sonucunda neredeyse birbirinin tıpkısının aynısı 20 arabanın üretilmesine sebep olmuş. Aracın yapım süreci bizim gibi öğrenciler için bulunmaz bir tecrübe oluştuyor fakat ortaya inovasyon anlamında herhangi bir şey konulabilmiş değil. Tasarımlar ve çözümler genel olarak birbirine benzer. Aracın parçalarının çoğu yurt dışından ve belli başlı firmalardan alınıyor. Bu haliyle düşününce oldukça pahalı bir tecrübe olduğu kanısına varıyorum. Farkındalık oluşturma anlamında da bu yarışların yeterli medya ve kamuoyu desteğini görmediğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla ilerleyen yıllarda bu konu üzerine mutlaka düşünülmeli ve sadece öğrencilerin tecrübe kazandığı değil, aynı zamanda rekabet ettiği, arge ve tasarım anlamında yenilikçi çözümler ürettiği bir organizasyon halini almalı.

Kategori : Konu Dışı 

Benzer Yazılar